Etiket: vardı

  • ORHANELİ SÖĞÜT “İKİ KAPILI” MAĞARASI ARAŞTIRMASI

    ORHANELİ SÖĞÜT “İKİ KAPILI” MAĞARASI ARAŞTIRMASI

    Beş temmuz çarşamba günü dernek toplantısında Orhaneli söğüt köyüne faaliyet için karar aldık. Cumartesi günü dernek evinde saat 8:30 da  Atilla Ülgen, İsmet Ceyhun Yıldırım, Hüseyin Soylar ve Mustafa Uzan ile toplandık. Mağara ihbarını önceki faaliyetten Söğüt köyünün muhtarı Mehmet Ali bize bildirmişti. Rehberimiz Kendisi ve kardeşi olacaktı. 


    Saat 08:45 de dördümüz ve İsmet’in vazgeçilmez köpeği Tundra ile yola çıktık. Tundra benden çok faaliyete çıkmış olabilir mi acaba diye düşünmedim değil. Yolculuğumuz askerlik anılarımızı anlatarak geçmişti. Saat 10 gibi Orhaneliye varıp soluğu fırından aldığımız simit börek vs yemek için kahvehanede aldık. Muhtarla konuştuğumuzda gelirken zayıf gelmeyin sakın ha demişti. Ben de biz şişmanları istiyor sanmıştım. Meğer konu başkaymış. Mangal için et ekmek vs istiyormuş bizim muhtar. Kahvaltıyı bitirip   faaliyet içi gerekli yiyecekleri aldık. Açıkçası, biz mi misafirdik onlar mı ev sahibi değildi anlamadım. Mağarayı bulmamız için neyse ki… iyi kalpli muhtarımız vardı.


    Orhaneli’nin yerlilerinden Sedat Seymen’i de (daha önce bir çok faaliyette hem rehberlik hem arkadaşlık etmiştir) alarak Söğütlü köyüne doğru yola çıktık. Köye vardığımızda saat 11:15 idi. Muhtar ve kardeşini 2,3 kere aramamıza rağmen kendilerine ulaşamadık. Daha sonra kendilerine ulaşıp tarlada olduklarını geleceklerini söylediler. Aradan 1 saat geçmesine rağmen hala bir gelen olmadı. Hava iyice bozmuş yağmur yağıyor ve bu bekleyiş bizimde morallerimizi bozuyordu. Son kez aradıktan sonra tekrar geliyoruz diyerek yarım saat sonra sonunda gelebilmişti. Muhtar Mehmet Ali ve Kardeşi ile selamlaştıktan sonra tarlada işleri yarım bıraktık geldiklerini söylediler. Halbuki 2 gün önce faaliyet için haberleşip plan yapmıştık.


    Mağaraya Muhtarın traktörüyle, römorkta gidicektik. Oldukça rahat bir yolculuk olacaktı yani. Muhtar “bu traktör su yakmaz mazot gerekir” demişti. Faaliyet bitince hallederiz deyip yola koyulduk. Söğüt köyünden çıkıp, Barak Dede mevkine doğru yola çıktık. İsmet Ceyhun arkadaşımız bölgede yatır olduğunu söylemişti. Halbuki bence asıl yatır traktördeydi. Yol oldukça bozuktu ve bu yüzden traktörde süper mario gibi, kah zıplayıp kah eğilerek yola devam ettik. Güzel doğa manzarası eşliğinde Kavacı kayağı mevkine doğru ilerledik. İsmet Ceyhun arkadaşımızın jetonu yeni düşmüş ve geldiğimiz mağaranın daha önce faaliyet yapılan bir mağara olduğunu bize iletmişti. Bilseydim gelmezdim diyordu. Benim için hiç fark etmezdi. İlk defa görecektim. 


    Mağaraya yakın bir bölgede durup eşyalarımızı alarak mağarayı aramak için tepeye doğru yola çıktık. Mağara yatay olcağı için içim rahattı. Mustafa Uzan ilk defa mağaraya gireceği için heyecanlıydı. Dört bir koldan mağarayı arıyor fakat bir türlü bulamıyoruk. Hislerime güvenerek biraz daha aşağıdan ilerledim ve mağarayı buldum. İki Kapılı İn diye geçiyordu mağara. Diğer arkadaşlara da haber verip mağaraya girmek için hazırlanmaya başladım. Atilla Ülgen de geldiği için mutluydum. Tecrübeli(yaşlı kurt) mağaracılarla faaliyet yapmak ve yeni şeyler öğrenmek beni mutlu ediyordu.


    Gerekli ekipmanları giyip İki kapılı mağaranın sağından içeri girerek açılışı yaptım. Girişten itibaren mağara 20 derecelik eğimle aşağıya doğru gidiyordu. On metre sürünerek ilk bölümü geçip bir odaya vardım. Oldukça fazla hayvan kemikleri kafatasları ve sinekler vardı. Açık olan her yerimizden içeri giriyordu. Bulunduğum alanda sadece çömelerek duruluyordu ve ikiye ayrılan bir kola çıkmıştı. Sağdan başladık sağdan devam edeyim diyerek yaklaşık 5,6 metre sürünme sonrası daha geniş bir açıklığa geldim. Yarasa yada herhangi bir canlı göremedik. Solda küçük oyuklar aşağıda ise devam eden bir hat vardı. Bu geçiş mağara tabanındaki taşlardan dolayı dardı ama geçilmeyecek kadar değildi. Ben bir kaç zorlamadan sonra hem tek olmanın hem de sıkışma ihtimalinden dolayı daraldan geçemedim. (Yediğim bisküviler sağolsun) Canım sıkkın bir şekilde mağaranın çıkışına doğru yöneldim. Dışarı çıktığımda İsmet ve Sedat vardı sadece. Atilla ve Mustafa İse peşimden gelmemiş soldaki girişten içeri girmişlerdi. Şansızlık Mustafa arkadaşımızın kafa lambasına pil almamıştık. Ondan dolayı Atilla Ülgen ile fazla ilerlemeden küçük bir daralın önünde buldum kendilerini.Öncekinden geçemedim bari burdan geçeyim diyerek darala doğru soktum kendimi. Hafif bir zorlanmadan sonra 1-2 metre sürünerek daha geniş bir alana çıktım. Mağara burda iki kola ayrılıyordu ve yer yer oyuklar çukurlar vardı. Soldaki kol biraz dar ve kayalar geçişi zorlaştırıyordu. Sağdaki koldan ilerledim ve burada ayağa kalkacak  kadar bir yükseklik vardı. Burada tekrar bir kol vardı fakat sağdaki kol 2-3 metre ilerleyip bitiyordu. Soldaki koldan ilerleyince yaklaşık 3 metrelik bir yükseliği olan odaya açılıyor ve burasıda devam etmiyordu. Yarasa veya herhangi bir dışkı kalıntı bulunmadı. Tekrar en başta daralın öbür tarafında bekleyen Atilla ve Mustafa’nın yanına gittim. Mustafa’nın ilk mağarasıydı ve benim ne işim var diye içinden geçiriyordu sanırım. Kendisi bir kaç kez zorlamasına rağmen dar geçişten geçememişti.  Atilla Ülgende şansını denemiş ve geçiş onun içinde geçilmez olmuştu. Harita malzemesini alıp az önce  girdiğim sağ kolu haritalandırdım. Daha sonra soldan ve dar koldan devam etmeye başladım . Sol tarafımdan bir ışık hüzmesi içeri giriyordu heyecanla arkadaşlara burasının dışarıya açılan ikinci bir girişi olduğunu söyledim. Yaklaşık 5 metre ilerledikten sonra mağaranın ikinici girişine ulaştım. 

    Gün yüzünü görmek iyi gelmişti. Atilla ve Mustafa’yı bu girişe yönlendirdim. Ben de tekrar girişi mağaraya girip ışığı gördüğüm yerden devam düz devam ederek ilerlemeye ve sürünmeye başladım. Yine yaklaşık 4 metrelik bir sürünmeden sonra biraz geniş bir oyuğun önüne geldim. Atilla ve Mustafa ışık yetersiziğinden bu alana gelmek istemediler. Bulunduğum küçük alanın tabanı,toprağımsı bir yapıdaydı. Yukardaki küçük bi açıklık vardı orası da biraz geniş gözüküyordu fakat giriş çok zordu. Aynısından aşağıda gördüm ve ışıkla baktığımda burada mağara devam ediyordu. Biraz zorlayarak geçmeye çalıştım fakat kayalar kalçamın geçmesine izin vemiyordu. Kısa bir hayat sorgulamasından sonra inat edip yumuşak toprağı kazarak geçebileceğim alan oluşturdum ve bu sefer ki denememde kolayca geçiş yapabildim. Yaklaşık 2 metrelik bir ilerlemeden sonra başka bir odanın tabanındaki oyuktan çıktığımı fark ettim. Sonra burası bana yabancı gelmemiş ve en başta ikiye ayrılıp sağdan devam eden kola çıktığını fark ettim. Yani iki kolda ileride küçük geçişlerden birbirine bağlanıyormuş. Bu diğer koluda hızlıca haritalayıp mağaranın ağzına çıktım. İki kapılı İn mağarasının sağındaki alanı haritalamak için ben ve Atilla  mağaraya doğru ilerledik. Atilla abi buraya ilk defa gireceği için sineklerle henüz tanışmamıştı. Ben de her zaman yanımda olan buff ile yüzümü kapatıp arkasından ilerledim. Fakat Atilla sineklerden dolayı zor ilerliyor ve ağzından gözümden hep içeri kaçtı diyordu. Bu zorlu alanı geçtikten sonra bahsettiğim ve geçemediğim darala gelmiştik. Burda darala gelmeden soldan da bir kol ilerliyor fakat bir yere çıkmıyordu. Atilla ile zorlarsak burdan geçeriz diye konuştuk fakat tabandaki oluşumlar güven vermediği için  başka bir zamana bırakıp haritalandırma işine geçelim dedik.

     


    Karnımız oldukça açtı ve gücümüz tükenmişti. Haritalandırma yapıp hızlıca mağaradan çıktığımızda saat 16:00’dı. Bizi getiren muhtar da acıkmış olmalı ki hızlıca traktörü mangal yapıcağımız alana doğru sürdü. İsmet, Mustafa, Sedat arkadaşımız önden gidip ateş yakmaya başlamışlardı.Çeşmenin yanında güzelce tavuk ızgara ve karpuzlarımızı yedik. Daha sonra Semaverde demlenen çayımızı beklerken mağarayı değerlendiriyorduk. Muhtarda mağarada define buldunuz mu, cin peri var mı gibi ilginç sorular soruyordu. Bir diğer yer olan Merdiven İni mağarasına da gider miyiz buradan diye sorunca Muhtar orasının da çok uzakta olduğunu söylemişti. Yine gelirseniz başka zamana gösteririm demişti.(….) Bu arada Tundra bizi korkutmuştu. Bağlı olduğu ağacın dibinde toprakta hareketsiz yatıyor seslenmelerimize cevap vermiyordu. Neyse ki sonra ipini çözünce kendine gelmiş,  meğer serinlemek için toprakta öylece yattığını anlatmıştık. Saat 18:15 civarı söğüt köyüne dönüş sağlamıştık. Misafirperver muhtarımız faaliyet sonu toplam 5 km yola 300 TL mazot parası istiyerek cömertliğini bir kez daha göstermişti. Muhtar Mehmet Ali ve kardeşine veda ettikten sonra Orhaneli’nde de Sedat Seymen’i bırakıp Bursa’ya doğru yola çıktık. Yolda muhtarın kulağını epeyce çınlatıp faaliyeti noktaladık. 


    Hüseyin Soylar

  • Keban Ön Araştırma Faaliyeti (9-Eylül-2014)

    Keban Ön Araştırma Faaliyeti (9-Eylül-2014)

    Faaliyetten 10 gün önce, Keban ilçe kaymakamlığı ve Jandarması ile yazışma yapıldı. Mağaraya gireceğimiz sabahı erkenden jandarmaya gidilerek bilgi verildi. Mağara çalışmasının ne kadar süreceği ve ne zaman bitebileceği, bittikten sonra durumla ilgili bilgi paylaşılacağı söylendi.
    Keban Ön Araştırma Faaliyeti (9-Eylül-2014)30 Ağustos sabah saat 8 de , aracımızı uygun bir stabilize yol kenarına, dağın eteğine bıraktıktan sonra, 20 dakika kadar, hafif eğimli bir tepeye tırmanarak mağara girişine geldik. Mağara girişinde içeriye sarkıtılmış köylülerin kullandığı urgan tipi ip ve demircide yapılmış demir çubuklarla oluşturulmuş ip merdiven görüldü. İp merdiven mağara girişine teknik olmayan bir şekilde tutturulmuş ve içeriye sarkıtılmış haldeydi. Yarım saat bunun sökülüp çıkarılması için uğraşıldı. Yaklaşım uzunluğu 50 m. kadardı. Anlaşıldığı üzere merdiveni çıkaramamışlar, yerinde bırakmışlardı. Ancak 50 metrede kadar inebilmiş ve o seviyeden tekrar çıkmışlardı. Mağara barajın çok korunaklı güvenlik önlemi olan bölgesinde olmasına rağmen definecilerin girebilmiş olması şaşırtıcıydı.
    Keban Ön Araştırma Faaliyeti (9-Eylül-2014)Saat 9 da, mağara girişine bolt ve sikeyle emniyet noktası kurarak 100 m. statik ipimizle sırayla mağaraya girmeye başladık. Mağara girişi çok dardı, ancak bir kişinin zar zor girebileceği genişlikte ve dikey idi. O nedenle malzemeleri elden ele vererek veya yardımcı iple kemere tutturup önceden yollayarak mağaraya girebildik. 100m. hafif pozitif dikey bir iniş yaptık. ( 50. m. de kuzeybatı istikametinde kör bir iniş vardı. Orayı inip tekrar çıktık) 100m. den sonra 30 m. lik dinamik ipi, bir kaya babasına emniyet noktası oluşturarak sabitledik ve 25. metre dikey indikten sonra düz zemine ulaştık. Keban Ön Araştırma Faaliyeti (9-Eylül-2014)Toplam dikey iniş 125 m. kadar oldu. Bu indiğimiz nokta, doğuya doğru uzanan yüksekliği ortalama 10m. olan geniş bir galeri idi. Hemen indiğimiz alanda aşağı inen bir giriş bulduk, buraya indik, 25. m. de sonlandı, devam etmedi. Dar bir girişi vardı, jumar desteğiyle çıkıldı. Sonra, doğuya doğru indiğimiz geniş galeride, yatay olarak 10 m. kadar devam ettik. Daha sonra 17 m. lik bir iniş yaptık, devam etmedi. Geri çıkıp, yatayda galeride ilerledik yaklaşık 10 m. sonra tabanda dikey bir delik vardı. Bir kısmı negatifti, kaya babasına perlonla emniyet noktası kurup 50 m. lik statik ip ile inildi. Mağara devam ediyordu, 30 metre sonra o noktadan tekrar geri dönüldü ( çünkü zamanımız sınırlı idi), daha sonra yatayda galeri içinde devam edildi. Galeri içinde bir alanda sistem kuruldu ( eğimli, tehlikeli bir yarık üzerinden geçmemiz gerekiyordu) ipten tutunarak galeri içinde ilerledik, mağara galerinin biraz daralmış haliyle daha da devam ediyordu. Biz hava kararmadan akşam saat 8 de en geç dışarıda olmayı amaçladığımızdan araştırmamızı sonlandırıp mağaradan çıkmaya karar verdik. Keban Ön Araştırma Faaliyeti (9-Eylül-2014)Çünkü o kadar malzemeyle 4 kişinin sırayla 125 metrelik dikey çıkışı çıkması zor olacaktı. Araştırma ekibi spor tırmanışçı ve antrenmanlı olduğu için, beklenenden daha kısa sürede çıkışımızı gerçekleştirdik.
    Keban Ön Araştırma Faaliyeti (9-Eylül-2014)Mesafelerin uzun olması telsiz kullanılmasının gerekliliğini gösterdi. 125 metrelik dikey inişin olması, malzemenin optimum ayarlanmasının uygun olacağını gösterdi. Tabanda su, çamur, batak olmadığı için çizme, su geçirmez giysiler, tulum un zaruri ihtiyaç olmadığını gösterdi. İçerisi soğuk değildi, biraz da hareket ettiğimiz için olacak, ince giysilerle üşümeden faaliyeti gerçekleştirebildik.
    Keban Ön Araştırma Faaliyeti (9-Eylül-2014)İnebildiğimiz en derin noktada hava akımı hissi algıladık, bu durum, tabandan bir noktadan baraj yakınına dar da olsa bir açıklık olabileceğini düşündürdü.
    Bol sarkıtlar, dikitler, kaya babaları olduğu için çalışmamız süresince bolt matkap kullanmadık, ama gitmediğimiz alanlarda boltlamaya gereksinim olmayacağını düşünsek de kesin bir şey söylemek mümkün değil.
    Araştırmamız bahar aylarında devam edecektir.
    Ebuzer Bekar (MAD Sivas)

  • Çepni Mağarası (Gümüş Balta) Faaliyeti 6-4-2014

    Çepni Mağarası (Gümüş Balta) Faaliyeti 6-4-2014

    Çepni Mağarası (Gümüş Balta) Faaliyeti 6-4-2014

    Çepni’li mühendis arkadaşımız Aykut Toker, bir sohbet anında, mağara araştırma derneğinde üye olduğumu ve mağaracılıkla ilgilendiğimi öğrendi. Aykut köylerinde bir mağara olduğunu, içine hiç girilmediğini, duyumlarına göre araştırmaya değer bir yer olduğunu söyledi. Konuyu MAD ‘dan arkadaşım Emrah Sınmaz ile paylaştım. Teknik bilgi ve becerisi olan bir iki kişiyle mağaraya gidip ön çalışma yapmamın uygun olacağını söyledi.

    Aykut ve dağcılık eğitimi olan iki arkadaşla müsait olduğumuz ve hava durumunun da elverişli olduğu bir günde mağaraya gitmeye karar verdik. Ekibimiz; Burak Polat, Fatih Öztürk ve Çepni’li rehberimiz Aykut Toker’le birlikte toplam 4 kişiydik.
    Çepni Mağarası (Gümüş Balta) Faaliyeti 6-4-2014Teknik malzemelerimizi, günlük yiyecek ve içeceklerimizi de yanımıza alarak 6.4.2014 de, sabah saat 7 de yola çıktık. Kayseri yolu üzerinde yer alan Gemerek’e vardık. 7 km. sonra, Çepni yol ayrımından, Çepni’ye varmadan Bulhasan yoluna girdik. 15 km. gittikten sonra Bulhasan Köyü’ne ulaştık. Köyden Ayderesi yönüne ayrıldık. 2 km. toplar yolda, ve bir süre de dere yatağındaki ilerledikten sonra mağaranın olduğu bölgeye ulaştık. Bölgeye, toplam 150 km yol katederek ve 2 saatte ulaşmıştık.
    Sırt çantalarımızı alıp, oldukça dikey yamaçta birbirimizden ayrılarak zikzaklar çizerek mağarayı aramaya ve yamaçta tırmanmaya başladık. Rehberimizin isabetli tahminleriyle mağarayı bulduk.
    Çepni Mağarası (Gümüş Balta) Faaliyeti 6-4-2014Mağara girişi oldukça dikey ve derin görünüyordu. Neyse ki mağara ağzı emniyet noktası kurmak için çok elverişli kayalık yapıdaydı. Emniyet noktamızı kurduktan sonra kendimizi emniyete alarak mağara girişinden aşağı taş attık. Bir süre sonra taşın sert bir zemine düşme sesi geldi. Bu sesten mağaranın derin olduğunu ve zeminin kuru olduğunu anladık. Daha sonra 60 metrelik ipimizin ucuna taş bağlayarak ipimizi aşağı sarkıttık. Bir süre sonra ipin yaklaşık 40 – 50. metresinde ipin ağırlığının hafiflediğini fark ettik. Böylece 60 m. lik tek ipimizin mağaraya inmeye yeteceğini anladık. Mağaradan kuş sesi de geliyordu. Haliyle, zehirli gaz olmadığına inmekte sakınca olmadığına karar verdik.
    Üç sporcu, birer telsiz de yanımıza alarak iniş için hazırlandık. İlk inişi benim yapmama karar verdik. Yanıma biraz yiyecek ve içecek le birlikte birkaç yedek teknik malzeme de alarak, sisteme girerek fotoğraf makinamı da boynuma asarak inişe başladım. İnerken, bir yandan da fotoğraf çekiyordum. İnişte sekizli plaka ve prusik düğümü kullandım.
    İnişin yaklaşık 10. m. Sinde, kuş yuvası ve siyah renkli bir kuş gördüm. Bir süre sonra zemine ulaştım. Dipte eğimli bir toprak zemin vardı. İpden de destek alarak daha da aşağıya indim. Ortam zifiri karanlıktı. Geniş bir avlu vardı. Durumu telsizle yukarıya bildirdim. İkinci olarak Burak Polat inişe geçti. Ben, bir yandan etrafı inceliyor bir yandan da fotoğraf çekmeye devam ediyordum. Yanıma tripod almadığım için fotoğraf çekmek oldukça zor oluyordu. Çektiğim fotoğrafların çoğunda titreme oluyor, fotoğrafların çoğu bulanık ve kötü çıkıyordu.

    Çepni Mağarası (Gümüş Balta) Faaliyeti 6-4-2014Burak’la mağaranın tabanını incelemeye başladık. Zemine dikey inişle ulaştığım noktadan sonra yüksek bir eğimle yaklaşık 10 metre kadar daha aşağıya indik. Zeminde yaklaşık 15 m. çapında geniş bir avlu vardı. Tavanda yukarıya uzanan iki baca baca vardı. Çevrede oldukça güzel sarkıtlar, dikitler ve sütunlar vardı. Kafa lambalarımızın ışığı yetersizdi ve yaygın ışık veremediği için istediğim gibi fotoğraflar elde edemedim. Çevrede kayaya tutunmuş çok sayıda yarasa gördük. Yarasaları da fotoğrafladık. Zeminde mağaranın iki dar delikle devam ettiğini gördük. İnsanın zar zor sığacak kadar geniş olanından ilerlemeye karar verdik. Yukarda bekleyen arkadaşımız Fatih’e yanına bir ip alarak aşağı inmesini telsizle bildirdik. Bir kayaya emniyet noktası oluşturduk. Burak ipten destek alarak ilerlemeye başladı. Birkaç metre daha aşağı doğru indikten sonra geçidin devam edilemeyecek kadar daraldığını söyledi ve geri döndü. Daha sonra, ipten teker teker çıktık.
    Pusula, mesafe ölçüm cihazı gibi haritalamada kullanacağımız malzemelerimiz olmadığı için mağarayı haritalayamadan mağaradan çıktık. İndiğimiz ip boyunu dikkate aldığımızda mağaranın yaklaşık 50 metre derinliğinde dikey bir mağara olduğunu tesbit ettik.
    Rehberimiz: Aykut Toker
    Teknik ekip: Ebuzer Bekar, Burak Polat, Fatih Öztürk

    Çepni Mağarası (Gümüş Balta) Faaliyeti 6-4-2014Moderatörün Notu: Daha sonra yapılan arşiv taramasında, mağaranın 1989 yılında derneğimiz tarafından araştırılmış olan “Gümüş Balta” mağarası olduğu anlaşılmıştır

    Ebuzer Bekar
    Fotoğraf Galerisi

  • 15 Haziran 2008 Ayvaini Etkinlik Raporu

    Sabah saat 08.30 civarı toplandık. 2 Araba Ayvaini Mağarası’na doğru yola çıktık. Mağaraya girecek ekip 4 kişiydi. 2 Botumuz vardı. Emrah Sınmaz ve Murat Soğucak mağaraya girmeyeceklerdi. Fadıllı köyünde kahvaltı niteliğinde bir şeyler yedikten ve çaylarımızı içtikten sonra Doğanalan ağzına doğru ilerledik. Mağaranın ağzının yakınındaki kamp alanında, tulumları ve çizmeleri giydikten sonra mağara ağzına geldik. Emrah Sınmaz hattı kurarken biz de bu arada botları şişirip karpitleri doldurduk.11.30 gibi her şey hazır olduktan sonra aşağıya inmeye başladık. Fatih’in dk bir gol bir ıslanışı sanki zor bir mağara olacağının sinyallerini veriyordu. Herkes indikten sonra yukarıdakilerle vedalaşıp mağaranın derinliklerine doğru ilerledik. Sinir bozucu bir şekilde sürekli bota indi bindi yapmak zorunda kalıyorduk. Çünkü su seviyesi fazlaydı. Zaten bir müddet sonra ıslanmayan kimse kalmayacaktı. Pek fazla yarasaya rastlayamadık. Suyun içinde ise çok sayıda semender vardı. Sonlara doğru tavanın alçaldığı yerlerde bile hala su vardı. Yaz sonu gibi faaliyetlerimizde o kısımlarda botu indirirdik ama bu sefer o şansımız yoktu. 16.30 civarı mağaradan çıktık. Köy çeşmesinde botları ve karpit lambalarını temizledik. Üstümüzü değiştirip Bursa’ya doğru yola koyulduk.
    Katılanlar:
    Emrah Sınmaz, Murat Soğucak, Mehmet Teke, Fatih İşçi, Esat Peruhan, Mustafa Caner

     

    Mustafa CANER

  • 7 ekim 2007 İzmit Paşasuyu Mağarası Etkinliiği

    7 ekim 2007 İzmit Paşasuyu Mağarası Etkinliiği

    7 ekim 2007 İzmit Paşasuyu Mağarası Etkinliiğiİzmit’e faaliyetten bir gün önce gidildi. İzmit’teki üyelerimizle hasret giderildi ve ayrıca aramıza yeni katılan üyemiz Fatih ile derneğin çatısı altında kaynaşma ortamı yaratıldı. Ancak üç kişi faaliyet sabahı aramıza katılabileceği için onlar gece aramızda yoktu. Sabah 9:30 civarı Bursa’dan gelen üyelerimizle de (Attila, Mehmet, Şengül) katılım maksimum noktaya ulaştı. Önce arkadaşımız Bahar Haser’in evinde kahvaltı edildi. Ardından mağaraya doğru yola koyulduk. Bahar sağlık şikayetleri nedeniyle aramızda değildi. Bu mağaraya daha önce de girilmiş fakat mağaranın haritalanması tam anlamıyla bitirilememişti. Mağaraya ulaşmak için köfteciden sonra sola dönmemiz gerekiyordu. Bu aramızda bir hayli geyik konusu oldu. Bu sefer yanımızda bir de gps cihazı vardı. Her neyse mağaraya ulaşıldı. İki ekibe ayrıldık. İlk ekip Emrah Sınmaz, Attila Ülgen, Alican Çelikten ve Mustafa Caner’den oluşuyordu.İkinci ekip ise Mehmet Teke, Şengül Teke, Fatih İşçi ve yine Emrah Sınmaz. Mağaranın küçük dikey inişi için çelik merdiven kullandık. İlk ekip mağaraya girdiği zaman büyük bir yarasa popülasyonu gözlendi. Mağara iki üst üste galeriden oluşuyordu. İlk olarak üstteki galeriden başladık faaliyete. Alican ve Emrah haritalandırmayla ilgili eksikleri tamamlarken, Attila ve Mustafa küçük bir dikey delikten aşağıya indiler daha sonra yatay ve dar bir geçitten geçtiler. Orada sıcak bir hayvan dışkısı(Attila sansar olabileceğinden şüpheleniyordu) gözlendi. Bu geçit fazla devam etmiyordu. Bir geçit daha vardı. Oraya Mustafa baktı ve küçük kırık kemikler olduğunu gözledi. Daha sonra 2. ekipten Mehmet de oraya girmiş. O dikey kısımdan çıkıldıktan sonra Emrah Sınmaz fotoğraf çekip Attila Ülgen’i manken olarak kullandı. Alican magnezyum yaktı, Mustafa da ara sıra kendi karpitini söndürerek karanlık sağladı. Daha sonra alt galeriye inildi. Orada sifon gözlendi. Ayrıca alt galeri (yanlış hatırlamıyorsam) dönüp dolaşıp aynı yere gelme özelliğine sahipti. Orda da fotoğraf çekimi yapıldı. Alican da manken oldu, Mustafa’nın da bir fotoğrafta arka profili gözüktü sanıyorum. Derken gene dar bir geçitte zayıf olduğu için Mustafa’yı keşif gezisine gönderdiler. Zemin kumdu. 5-6 mt ilerleniyordu. Ancak ilerde yarasalar vardı ve Mustafa bir hayli ürkmüştü. Alican da Mustafa’nın peşi sıra ordan geçerek onun yanına geldi. O bir metre daha ilerledi ve geçitin daraldığını ama ilerlediğini söyledi. Alt galeriyi de böylelikle bitirdikten sonra. Geldiğimiz yoldan geri döndük. Dışarıya çıktık. Ekip fotosu çektik. Daha sonra 2. ekip de mağaraya girdi. Ancak ilk ekibin girdiği zamanki yarasa popülasyonunun azaldığı gözlendi. Köylülerden mağaranın olduğu yerin isminin Paşasuyu olduğunu öğrendik. Mağaraya bu ismin verilmesi kararlaştırıldı. 2. ekip de çıktıktan sonra eşyalarımızı toplayıp Bahar arkadaşımızın evine geri döndük. Çay kahve içildi etkinliğin bilançosu çıkartıldı ve Bursa’ya doğru bir başka etkinlikte İzmit ekibiyle görüşmek üzere yola koyulduk.

     

    Etkinliğe Katılanlar:
    Alican Çelikten
    Attila Ülgen
    Emrah Sınmaz
    Fatih İşçi
    Mustafa Caner
    Mehmet Teke
    Şengül Teke

     

    Mustafa CANER

  • 5 Mayıs 2007 Gönen Ihlamur Altı Mağarası Araştırma Etkinliği

    5 Mayıs 2007 Gönen Ihlamur Altı Mağarası Araştırma Etkinliği

    5 Mayıs 2007 Gönen Ihlamur Altı Mağarası Araştırma EtkinliğiIhlamur Altı mağarası, Dereköy de mart ayında yapılan araştırma etkinliği sırasında bulunmuştu. Bu mağaranın bilgisi, mağaraya giriş yapan köylüden alındı. İfadeye göre mağaranın ağızında bile sarkıt oluşumlar vardı ve giriş sırasında bu kişi tarafından kırılmıştı. Gerçekten de mağaranın ağzının ancak sürünülerek, bir kişinin geçebileceği boyutta olması gizli kalmasına neden olmuş. Yatay olmasına karşılık mağaraya çok az kişinin girmiş olduğunu söyleyebiliriz. Mağaranın yöresel adı yoktur. Bu nedenle büyük bir ıhlamur altından girildiğinden ismi biz verdik.
    4-5 mayıs hafta sonu Gürsu etkinliği planlanmıştı. Ancak rehberimizin ve üyelerimizin katılım sorunu olunca, daha önceden girdiğimiz ancak haritalamadığımız bu mağaraya etkinlik yapmaya karar verdik. Saat 8 de Bursa’dan yola çıkıldı. Saat 10’da Gönen’e vardık. 11.30 da Bandırma’dan gelen Mustafa da bize katıldı ve Dereköy’e doğru yola çıktık. Balık çiftliğinde bize verilen oda da giyindikten sonra mağara ağzına yürüyüşe başladık. Hıdırellez olduğundan çevrede fazla sayıda piknikçi vardı. Bize bakıp, “Dağcı bunlar” deyip aldırmadılar. Henüz mağara çamurunda yüzmemiştik.
    Mağaranın girişi oldukça dar. Karpit lambaları ancak baş yana çevrilmişken girebiliyor. Girişten hemen sonra eğimli ve sonrasında 2-3m lik bir dikey inişle mağara yataylaşıyor. Bu seviyede diğer mağaralarda olduğu gibi su tabanına ulaşılıyor. Bu nedenle mağaranın tabanı birkaç küçük su göleti ve çoğunlukla balçık çamurundan oluşuyor. Bu yapı mağaranın küçük olmasına karşılık zor dolaşılmasına yol açıyor. Öyle ki, bir dar geçitte 5-6m sulu çamur içinde sürünmek zorunda kalıyorsunuz. Bu dar geçitten sonra mağara bir biri ile bağlantılı, iki salon oluşuyor. Bunları birleştiren 3-4 değişik galeri bulunuyor. Ayrıca salonların birinin sonunda muhtemelen sifon olan gölcük var.
    Mağarada çalışmanın en önemli sorunu tabandaki çamur. Bunun yanında ince hassas oluşumların çokluğu da mağaraya hasar verilmesine neden oluyor. Mağaranın bu yapısını uzun süredir koruduğu çamur zemin üzerine gelişmiş, dikitlerden anlaşılıyor. Bu dikitlerin bazıları taban taşımadığı için yan yatmış. İnce pipet şeklindeki sarkıtlar neredeyse bütün tavnı kaplıyor. Bu oluşumlar en küçük bir temasta tuz-buz haline geliyor. Ayrıca heliktit yapılaşmalar dikkat çekci.
    Yaklaşık 4 saat mağarada çalışıldı. Ancak mağaranın bütün oluşumu tam anlaşılamadı. Mağaranın yaklaşık yarısı haritalanabildi. Ancak bu kısmın bile düzeltilmesi ve yeniden gezilmesi gerekiyor. Sürenin kısıtlı olması ve çamurdan bunalmamız nedeniyle bir başka etkinlikte mağara haritasını tamamlamaya karar verip mağaradan çıkıyoruz.
    Çıktığımızda her yer piknikçilerle dolmuştu. Baştan aşağı balçık çamura bulaşmış halimizi hafif alaylı bakışlarla izliyorlardı. Kimine biz laf attık “İşte durum ortada, baştan aşağı battık çamura”. Kimi “ben kuru mağaraya girdim şöyle uzun böyle uzun…” falan gibisinden konuşuyor. Derken karşıdan 7-8 çocuk geliyor ve lafı patlatıyoruz “Çocuklar okuyun, bizim gibi kötü işlerde çalışmayın”, biri halimizden olumsuz etkilenmiş olacak ki yanıtlıyor: “okuyacağım, ben doktor olacağım”. Tabi ki gülmekten yarılıyoruz.
    Bu mağarada bir kez daha harita çalışması ve görüntüleme yapacağız. Daha sonra hassas oluşumlar nedeniyle giriş yapmamak yerinde bir karar olacaktır.
    Ekip: Mehmet Teke, Şengül Teke, Emrah Sınmaz, Mustafa Caner

     

    Emrah SINMAZ